sebzevemeyveler
  Kusburnu
 

KUŞBURNU





HABİTÜSÜ : Rosaceac (Gülgiller) familyasının Roba Diease alt familyası kapsamına giren Kuşburnu, çok yıllık bir bitkidir.

Kuşburnu genel olarak Fruktus Rosae denilen gül meyvesidir. (Ateş,1992) 

Halk arasında: Yabangülü, Şillan, Deligül,
Gülburnu, Gülelması olarak da bilinir. Çalı formundadır. Peyzaj açıdan hoş görünümlü, gülgillerden,ekonomik ömrü; 30-40 yıldır.

Yaşam süresi ise çok uzundur. Doğada 300 yıllık kuşburnu çalısı olduğundan bahsedilmektedir. (Nilson,1972 ; İlisu,1992)
 
Bitkisel Özellikleri
 
I- KÖK:

Kuvvetli bir kök yapısına sahiptir. Hem yüzeyde saçak kökleri, hem derinde 3m'ye kadar inen kazık kökleri vardır. Kökler, hastalık, zararlılar ve zor şartlara karşı mukavemetlidir. Kırmızı renkte ve yumuşak etli yapıdaki bu kökler boya sanayiinde de kullanılır. Çok bol kök sürgünü verir.
 
 
 

 

 
 
II- GÖVDE VE DALLAR:
 
 Gövdesi dikenli ve sağlam yapıdadır. 3 yaşına kadar ancak 1cm çap oluşturabilir. Bir Kuşburnu gövdesinin bilek kalınlığına ulaşabilmesi için onlarca yıl geçmesi gerekir. Bunun için bitkinin dış görünüşü ağaç tipi değil, ocak şeklindedir. Gövdeyle bütünlük gösteren dalları esnek ve genellikle dikenlidir. Rosa Rugosa türünün dallarındaki dikenler zararsızdır. Bu da hasadı kolaylaştırır.

Ocak çapı türlerine göre 1,5m (Rosa Rugosa) ile 3m (Rosa Canina) arasında değişir.
İlki mayıs başında, sonuncusu eylül sonunda olmak üzere 4 periyod açarlar. Kaliks (Çanak Yapraklar) uca doğru sivrilerek çok parçalı durum almıştır. Petaller beyaz yada pembedir. Stomalar çok sayıda (25 kadar) ve tüylüdür. Bol çiçek tozu üretirler.
 
 
 
 

 

Rosa Canina türünde Haziran ayında açan çiçekler 20 gün sonra meyveye döner. Rosa rugosa da ise mayıs başında açmaya başlayan çiçekler 40 günlük aralarla periyodlar halinde Ekime kadar sürdürürler. Bunun için kuşburnu ocakları yaz boyunca birçok gülden bile güzel görünürler. Bu da peyzaj çalışmalarında Rosa Rugosa türünün kullanılmasını sağlar.
 
 
 
III- YAPRAKLAR :
 
 Yapraklar elips şeklinde, dişli, 3 ve 5 yaprakçıklı yapraklar şeklindedir. Martta açan, kışın dökülen yapraklar sık ve arkaları dikenlidir. Mat-yeşil renklidir. Fazla hassas olmamakla beraber ülkemizde, hastalıklardan; küllenme, zararlılardan ise; kırmızı örümcek kuşburnu yapraklarında görülebilir. Mücadelesi kolaydır.
 
IV- ÇİÇEKLER :
 
 

 

 5 Tac yapraklı çok hoş koku ve görünüme sahiptir. çift evciklidir. 3-4cm çapında müstakil bulunan çiçekleri beyaz ya da uçuk pembe renktedir. Rosa rugosa türünde ise 6-7cm çapında grup halinde bulunan çiçekler çingene pembesi renktedir

V- MEYVELER :
Kuşburnu meyvesi parlak kırmızı renkte, yumurtamsı veya yuvarlak şekildedir. İçi tüylü kılçıklı, 3-5gr. ağırlığında, 1-2cm uzunluğunda olan Rosa Canina meyvelerinin yanında, Rosa Rugosa meyveleri sadece et ve çekirdekten oluşan tüysüz yapısı, 6-8gr ağırlığı, 3cm'e varan çapıyla farklılık gösterir. Rosa Rugosa türü Kuşburnu meyveleri protein, şeker ve C Vitamini bakımından da üstünlük gösterir.
Rosa Canina'da ocağın her tarafına dağınık vaziyette bulunan meyvelerin hasadı zorken, Rosa Rugosa'da meyveler son yıllık sürgünün uçlarında salkım şeklinde olduğundan hasadı kolaydır. Etli meyveleri koyu kıvamdadır. Tatlı mayhoş tadı vardır.
Meyve içlerinde türlerine göre farklılık gösteren 10-60 adet çekirdek vardır. Rosa  Canina'nın meyve oluşumu Eylül ayı iken, Rosa Rugosada; Temmuz başı, Ağustos ortası, Eylül sonu ve Kasım ortası olmak üzere 4 defa meyve hasadı yapılır.

Meyveler:

%11,39 oranında şeker, %9,82 protein (Nurhan Akyüz ve Ark.), 589mg/100gr C Vitamini (Rathore 1984) içerir.  Potasyum, Sodyum,  Kalsiyum, Magnezyum, Fosfor gibi vücuda gerekli elementler de içerir.

Kimyasal bileşimi ise:

%1,7-3.0 sabit yağ, %11 pektin asidi,%2.0-2.7 taneli maddeler, %2.4-4.0 kül, %10.0-13.7 invent şekeri, %0.6-2.4 sakkaroz,%11.6-15.6 toplam şeker,%3 elma ve limon asidi,%0.038 oranında portakal sarısı renginde uçucu yağ taşır. %22.8-38.0 arasında değişen oranlarda su ihtiva etmektedir. Ayrıca eser miktarda Vanilin bulunur.
Kuşburnu meyvesi vitaminler bakımından da çok zengindir.
100gr meyvede:2,55-6,18mg Vitamin A,1700mg Vitamin C, Vitamin B1 ,Vitamin B2 ve flavonitler içerir.C Vitamini kadar önemli olan ancak üzerinde durulmayan P Vitamini özelliği gösteren Plavonitler 1100mg/100gr oranında bulunurlar (Yamankaradeniz 1983) 
Kuşburnu en çok C Vitamininin diğer hiçbir meyvede olmadığı kadar yüksek oranda olmasıyla dikkat çekmiştir.
Meyvesi lezzetli, tatlı ve mayhoştur. Tatlılığını veren şekerler; bilhassa glikoz, ekşiliğini veren sitrik ve malik asit, kokusunu veren asetik asit, rengini veren karotenlerdir. Ayrıca Provitamin A kaynağı olan Karotenler de renk maddesi olarak 3,8mg/100gr gibi fazla oranda bulunur. Bu da gıdaboyar madde olarak gıda endüstrisinde kullanılmasını sağlar.

Şifa Kaynağı Olarak Kuşburnu

Kuşburnu meyvesinin tıbbi ve beslenme değeri konusundaki bilgiler oldukça eskidir. Hipokrat zamanında iltihaplara karşı Ortaçağda ve daha sonraki dönemlerde kan tükürmelere, dişeti kanamalarına, böbrek meme safra taşlarına, tenyaya, yılancık hastalığına karşı kullanılmıştır.
(Baytop 1984)

Ayrıca şeker hastalıklarına, yan ağrılarına ve ishale karşı kullanımı çok yaygındır.

Ülkemizde de basur-hemoroid’e, raşitizme ve romatizmaya karşı şifa bulunduğundan dolayı kullanımı yaygındır. Etkin bir kan temizleyici,barsak yumuşatıcı, kurt düşürücü özelliğe sahip olan Kuşburnu, C Vitamini zenginliğinden ötürü vücudun gelişmesini düzenler.
(Yağmur ve ark. 1991)

C Vitamini, vücutta bağ dokusunun sağlam ve sıkı olmasını sağlayarak soğuk algınlığı, nezle, grip ve diğer ateşli hastalıklara karşı direncini artırır.

A ve E Vitaminleri ile birlikte antioksidan etki göstererek kanser riskini önler, ayrıca fenolik maddelerle birlikte damar cidarlarının sağlam olmasını sağlar. Sonuçta kanamaların önlenmesine yardımcı olur.

Kuşburnu meyveleri yüksek oranda birçok vitamin ve mineral madde içerirken bitkinin diğer organları ise tıbbi özelliğe sahip tanen, glikozit ve flovenitler  gibi organik maddeleri önemli miktarda içermektedirler.
(İlisulu 1992 )

Özellikle bitkisel gıdalarla sağlanan gıda posasıyla A, C, ve E vitaminlerine büyük işlevler yüklenmektedir. Refah toplumlarında stres, bedensel hareket yetersizliği ile birlikte işlenmiş, doğaldan uzaklaştırılmış, enerji ve protein yoğun gıdalarla beslenme  başta kalp damar rahatsızlıkları olmak üzere birçok müzmin hastalığı beraberinde getirmektedir. Bu yüzden beslenmeden söz edildiği yerde mutlaka yağ ve yağlı yiyeceklerin etkilerinin azaltılması, meyve ve sebzelerin olabildiğince çok tüketilmesi önerilmektedir.

Kuşburnu ve ürünleri özellikle askorbik asit yani C vitamini ve fenolik maddelere bağlanan P vitamini faktörü ile dikkat çekmekte ve tanınmakta ve halk tarafından şifa niyetiyle tüketilmektedir. Tarih boyunca Tıbbın  şifa olarak kullandığı en büyük kaynak: tabiat bitkileridir.
(Anon 1992; Cemeroğlu 1992)

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından 1996 yılında ‘doğrudan basım yöntemiyle kuşburnu tozu ve C vitamini içeren tabletlerin basılabilme özelliklerinin incelenmesi’ konulu bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmayla ülkemizde, ithal edilerek satılmakta olan kuşburnu müstahzarına alternatif bir tablet formülü geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kuşburnu bitkisinden elde edilen kuru toz ve C vitamini etken madde olarak kullanılmış,çalışma başarıyla sonuçlanmış ve kuşburnu içerikli C vitamin sandoz tabletleri üretilmiştir.

Bu meyve Hipokrat zamanında iltihaplara karşı ortaçağda kan tükürmelere, dişetleri kanamalarına karşı, böbrek, mesane, safra taşlarına, tenyaya, yılancığa, şekere yan ağrılarına, ishale karşı kullanılmıştır. Bizde de basura ateşli hastalıklara karşı kullanılmakta, dinçlik verici özelliğinden ötürü zinde kalmak için çayı içilmektedir.

Günümüzde bu meyvenin başlıca önemi içinde çok miktarda C ve P Vitamini içermesidir.

C vitamini Şayet yeteri derecede alınmazsa vücutta kifayetsizlik belirtileri başlar. Bunu da konnektif dokudaki aksaklık yapar. Zira böylelerinde intersellüler  sement maddesinin normal depolanması aksar. Kanama istidadı başlar. Yaraların iyileşmesi uzar. Osteoblasiat layıkı vechile doku yapamaz. O zaman da kemik tuzları yeter derecede depolanamaz. Neticede skobüt hastalığı meydana gelir. Günümüzde bu kadar gıdasız kalınmadığı düşünülürse pratikte klinik skobütü yerine daha ziyade sub-klinik C vitamini yetersizliği görülür.  Bu durumlarda ise şunlar hissedilir: Yorgunluk, kesiklik, adale ağrıları. Bu şikayetlere paralel olarak (ilk 40 günde) plazmadaki C Vitamini düşer. İdrardaki de azalır. Plazmadaki %0.3 mg. altına düşünce bunu lökosit ve trombositlerdeki (dokulardaki) düşüklük takip eder. Ve 30-90 gün sonra bütün kandaki sıfır olur. Bu devrede dışardan Cvitamini verilse ilk zamanda idrarda rastlanmaz. Vücut evvela dokulardaki açıklarını kapatır. İdrara bütün açıklar kapandıktan sonra geçer.

Klinik araz plazmadaki C Vitamini miktarı 0,1mg.’ın altına düşünce kendini belli eder. Preskobütük devrede kandaki Cvitamininin sıfır olduğu zamana rastlar. O zaman idrarda da sıfır olur.


Kuşburnu Yetiştiriciliği

Tarımda çalışanların maalesef ancak fakirlik kazandıkları ülkemizde, tarımıyla uğraşana zenginlik veren nadir tarım ürünlerindendir kuşburnu. Faydaları, kullanım alanları ve her alanda kıymeti bilinen kuşburnunun bugüne kadar kültüre alınmış bahçe tesisi ülkemizde maalesef kurulamamıştır. Yabanisi olarak tanımlayabileceğimiz Rosa Canina türleri gerek hasadının ve işlemesinin zorluğu nedeniyle gerekse dikenli yapısıyla bahçe tesisine uygun görülmeyişi nedeniyle dağlarda tabii haliyle yetişmiştir. Dağlarda çobanlar ne topladıysa fabrikalar o kadarıyla yetinmek zorunda kalmışlardır. Kuşburnu işleyen fabrikalar bazı yıllar üreticiye bu yabani türün fidanlarını kıraç yamaçlara, susuz dağ ve tepelere dikmeleri için dağıtmışsa da istenilen kaplama bahçeler bir türlü tesis edilememiştir. Umut ediyoruz ki: bundan sonra üreticilerimize kültüre alınmış- üstün vasıflı tür olan Rosa Rugosa kuşburnu dikimi tavsiye edilsin.

Kuşburnu işleyen fabrikalarımızın kuşburnu meyvesi ihtiyacının karşılanıp kuşburnu ürünlerinin pazarda daha bol miktar ve çeşit olarak tüketiciye sunulması için Rosa Rugosa türü kuşburnunu bahçelerimize dikmeli ve yaygınlaştırmalıyız. Yılın sadece 4 ayında çalışan 8 ayında hammadde yokluğundan susan bu fabrikalar iç piyasadaki kuşburnu ürünü ihtiyacını karşılamakta da zorluk çekmektedirler.

Bu anlatılanlar doğrultusunda pazar sıkıntısı olmayan, bahçe tesisinden hasadına kadar önemli bir zorluğu bulunmayan Kuşburnu yetiştiriciliği kısa sürede Ülkemizin birçok bölgesinde yaygınlaşmalıdır.

Kuşburnu tarımının çok özel bir bakımı, emeği ve masrafı yoktur. Ama tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi bunda da daha iyi bakım daha iyi sonuç verir.


Nerelerde Yetişir?

Rosa rugosa türü kuşburnu iklim, toprak, güneşlenme, rakım gibi isteklerinin karşılandığı her yerde yetişir. Bu istekler ayrıntıları ile sitemizin ilgili bölümlerinde yayınlanmıştır. Burada altını çizmemiz gereken istekleri: yabanisinden farklı olarak yağışı fazla olan bölgelerde yada sulama imkanı olan arazilerde yetiştirilmesi gerektiğidir. Bir de rakım konusunda yabani kuşburnuna nazaran daha düşük rakımları tercih eder. Mesela 1000m.nin üzerinde dikilen kuşburnu meyvelerinin hem daha küçük hem de yılda sadece 2 defa verdikleri gözlemlenmiştir. Özel bir toprak isteği yoktur. Güneşlenmeyi sever.
        
Bu arada dere yatakları, yamaçlar, taşlık araziler, baraj havzaları gibi 2. sınıf tarım arazilerinde de iyi sonuç alınan Rosa rugosa’yı 1.sınıf tarım arazisine dikmek, eğer daha kıymetli bir ürün yetiştirecek imkan varsa israftır. Çünkü ülke toprakları en verimli şekilde değerlendirilmelidir.
         
Arazi sınırlarında çit olarak kullanmak gerekir. Hem çit parasından daha ekonomiktir, hem daha etkilidir, hem de arazinin görünümü peyzaj açıdan çok güzel olacaktır.


İklim İstekleri

Rosa Rugosa türü Kuşburnunun yabani kuşburnulara göre iklim istekleri biraz farklıdır. Rosa Rugosa daha ılıman bir iklim ister.

Yıllık en az 1000mm3/cm2 yağış isteği vardır. Üstelik bu kadar yağmur miktarı birkaç mevsimde değil, yılın her ayına dağılmış vaziyette olmalıdır. Onun için yağışı az olan bölgelerde Rosa Rugosa türü kuşburnu tarımı yapılması düşünülüyorsa özellikle kurak geçen yaz mevsimlerinde su ihtiyacını ikame edecek kadar sulama imkanı olacak arazilere dikilmelidir. Fazla yağış (yoksa sulama), bitki gelişimini ve meyve iriliğini doğrudan etkilemektedir. Rosa Rugosa’da sürgünlerin kuvvetli oluşu salkımda meyve adedine ve iriliğine etki eder. Bitkide gelişme devam ederse meyve salkımının altında yeni sürgünler oluşmakta ve bu sürgünlerde de meyve salkımı teşekkül etmektedir. Dolayısıyla yağış veya sulama iri meyve ve bol verim demektir.

Soğuklama ihtiyacı yoktur.Kar ve doludan hoşlanmaz ama kar ve dolu Rosa Rugosa’yı öldürmez. Literatürde –10 °C’nin altında 10 gün süren donlarda Rosa Rugosa’nın son yıllık sürgünlerinin donduğu yazılıdır. Kışları bu derece soğuk olan bölgelerde Rosa Rugosa türü kuşburnu tarımı yapmanın memnuniyet verici olmayacağı söylenebilir.

Rosa Rugosa çiçeklerini Mayıs ayında açtığı için ilkbahar son donlarından da etkilenmez. Ancak kışların erken bastırdığı yıllar Kasımdaki 4. periyot meyveler çağla halindeyken kışa yakalanabilirler bu durumda  4. olum meyveler turşuluk olarak değerlendirilebilirler.

Yaz ayları ortalama gündüz sıcaklığının 18-38 °C olması meyve oluşumu için optimum verim demektir. İyi güneşlenme hem meyve olgunlaşmasını hızlandırır. Hem de meyve içi aromaları artırıcı olumlu bir faktördür. Ayrıca sürgün oluşumu ve sürgünlerin güçlenmesi de ancak güneşlenmeyle mümkündür. Gölgelenme isteği yoktur. Açık arazilere ve güneşi iyi alan yerlere dikilen Rosa Rugosa’lardan ,ağaç altlarına, dere kenarlarına ve yamaçlara dikilenlere göre hem daha çok hem de daha iri ve lezzetli meyve alınmıştır.

Bitkinin vegetatif yapısı şiddetli rüzgarlardan bile zarar görmez. Ancak çiçek döllenme zamanı aşırı rüzgarlar döllenmeyi etkileyebilir. Bu duruma müsait yerlerde belirli rüzgarlara açık arazilerin bu cepheleri kavak gibi rüzgar kıran ağaçlarla kapatılmalıdır.

Nem bu tür kuşburnunun istediği husustur. Rize bölgesinde daha iyi gelişmesinin en önemli faktörlerinden biri budur. Kuru havası olan bölgelerimizde de varsa; dere, göl yakınına dikmek daha avantajlıdır.


Toprak İstekleri

Oldukça ekstrem toprak şartlarında yetişebilmektedir. Kumlu topraklarda daha iyi bir gelişim göstermekle (Makarova ve Kharitonova 1974 ) birlikte en iyi gelişmeye besin maddelerince zengin, gevşek humuslu topraklarda sahip olmaktadır. (Gökmen 1973 ; Yamankaradeniz 1982 ; İlisulu 1992 ) 

Rize’deki bahçelerimizden  Ph’ı 4,5 olarak ölçülen Doğu Karadeniz sarı toprakları cinsinden toprağa sahip arazide de, Ph’ı 6 olarak ölçülen kireçsiz kahverengi orman toprakları görünümündeki toprağa sahip bahçede de geçirimli kumlu topraklı dere kenarında ve daha önce işlenmemiş yüksek rakımlı dağ eteğinde de hep olumlu sonuç alınmış, gerek bitki gelişimi ve gerekse meyve oluşumu bakımından Rosa Rugosa türü kuşburnunun fazla bir toprak seçiciliğinin olmadığı görülmüştür.

Ancak nispeten en iyi gelişim ve verimin gevşek ve humuslu topraklarda olduğunu gözlemlediğimizi söylemeliyim.


Kuşburnu Fidanları Ne Zaman Dikilir?

Kuşburnu fidanlarının dikim mevsimi sonbaharda yaprak dökümünden sonra başlar ilkbaharda ağaçlara su yürümesine yani tekrar yaprak açmaya başlamasına kadar devam eder. Kısaca aralık ve nisan ayları arası dikim mevsimidir.En iyisi de kışı ılık geçen yerler için sonbahar sonunda, kışı soğuk geçen yerler için erken ilkbaharda dikmektir.

Dikim mevsimi dışında da fidanlar tüpte-topraklı iseler dikilebilirler. Kuşburnu fidanlarının üzerinde yaprak varsa kökleri topraklı olacak şekilde satılmalı (mesela tüpte, torbada), eğer yaprak döktükten sonraki mevsimde isek çıplak vaziyette fidanlar satılıp alınabilir, dikilebilir.

Dikim için toprağın çamur olmadığı zaman seçilmelidir. Güneşin etkili olmadığı zamanda dikim yapılması daha iyidir. Fidan dikmeye başlarken tüm fidanlar araziye yayılmak yerine fidanlar toplu halde rüzgar ve güneş gibi kökleri kurutucu ortamdan uzak yerde tutulmalı, toprağa girecekleri zaman çıkarılmalıdır.


Kuşburnunun Diğer İstekleri

Bitkimiz bir çok bölgeye ve şarta kolayca adapte olabilecek özelliklere sahiptir. Bundan ötürü Rugosa türü Kuşburnunun yetişmesi için şart değil ancak daha iyi yetiştirebilmek için sevdiği ortamları anlatmaya devam edelim:

Literatürde Kuşburnu bitkisinin 2000m’ye kadar yaygın bir şekilde yetiştiği bildirilmektedir. Ancak bu rakım Rosa Rugosa için geçerli değildir. Zira yüksek kesimlerde bu tür kuşburnunun dayanamayacağı kadar soğuk kışlar geçebileceğinden son yıllık sürgünler uzun süreli donlardan etkilenir.Rosa Rugosa türü kuşburnu yabanisine göre daha  düşük rakım ister. Bizim deneme bahçelerimizin çoğu 0–100m rakımdadır  ve çok olumlu sonuçlar aldık.

Rosa  Rugosa ocaklarında kendini dölleyen çiçekler vardır. Zaten bol çiçek verimi olan bu ocaklarda döllenme rüzgarla mümkündür. Ancak çevrede döllemeye yardımcı olacak arıların bulunması daha fazla meyve oluşumunu sağlar. Döllenme için bir dönüm kuşburnu bahçesi için koyulacak bir kovan arı yeterlidir.

Özellikle şehirlerarası yol ortaları ya da yol kenarlarına dikilecek Rosa Rugosa’lar için karbon monoksit gazının meyveye ölümcül etkisi yoktur. Rize-Derepazarı sahil yoluna dikilen kuşburnu ocaklarından alınan meyvelerin tahlilinde zararlı maddeye rastlanmamıştır.Yalnız bu gaz ve tozlarda ötürü bitki gelişimi yavaş olmuştur.

 
Rosa Rugosa türü kuşburnunun dikileceği arazinin meyilli olması durumunda en az 1,5m genişliğinde set yapılarak dikim işlemine başlanması gerekir.


Dikim Sonrası Bakım

Dikimin hemen ardından mutlaka yapılması gereken: can suyu vermektir. Kuşburnu fidanlarını direk ya da çardağa bağlamaya gerek yoktur. Esnek dal ve gövde yapılarıyla rüzgar, kar örtüsü gibi şartlarda kırılmazlar. Soğuklarda kapatılmaya, kısa süreli donlarda dumanlamaya ya da çok sıcakta gölgelemeye ihtiyaç duymazlar. Zor şartlara karşı mukavemetlidirler.

1- Sulama:

Rosa Rugosa türü kuşburnular suyu çok severler. Yıllık yağış miktarları yıllık 1000mm3'ün üzerinde olan bölgeler için sulama gereği yoktur.(Doğu Karadeniz Bölgesi gibi.) Ancak bu miktarın altında yağış alan bölgelerde kuşburnunun su ihtiyacı sulama ile ikame olmalıdır. Ayrıca kurak geçen yazlarda çiçek-meyve dönemi olduğu için yapılacak sulamalar meyve oluşumu için faydalıdır. Susuzluğa karşı çok mukavemetli olan yabani kuşburnunun şartları ile karıştırılmamalı, Rosa Rugosa için su hayati önem taşımaktadır.

2-Verilebilecek Gübreler:

Her tarım ürününde olduğu gibi Rosa Rugosa türü Kuşburnunda da iyi bakım iyi sonuç getirir. Fidan dikiminde ve en geç 2 yılda bir verilecek çiftlik gübresi toprağın yapısını koruyarak gevşemesini ve bitki besin maddelerini daha iyi almasını sağlayacaktır. Bunun yanında kuşburnu bitkisinde gübre uygulaması, yeni sürgünlerin meydana gelmesini, bitki gelişimini, meyve iriliğini, meyve ağırlığını, ocak başına verimi ve meyve eti oranını önemli ölçüde artırmaktadır.

Gübre uygulamasında dekara 4-5 kg. azot, 3-5 kg. fosfat ve 8kg. potasyum şeklinde kompoze gübre verilmesi gerekir: 1,5;1 ;2,5 oranında N; P2O5; K2O (Chan 1961 ; Nitransky 1974 ) Gübre uygulaması ile verim kontrole göre önemli ölçüde artmaktadır. Nitekim yapılan bir çalışmada kontrolde 4.66 kg./ ocak olan verim NPK uygulaması sonunda 7.58kg /ocak olacak şekilde yükselmiştir.(Nitransky 1974 ) Bu gübreden dönüme 30kg olacak şekilde toprağa verilmesi uygundur.

3- Hastalık ve zararlılarla mücadele :

Kuşburnu bitkisi doğal şartlarda hastalık ve zararlılara karşı oldukça mukavimdir. (Jacobi 1994 ) Her ne kadar Rosa seleksiyonlarının maruz kalabilecekleri kök, dal ve yaprak zararlıları bakteri ve mantar hastalıkları varsa da (Onufirieva ve Timoshenko 1984 ) Rosa Rugosa gibi C vitamini ve plastid pigment içeriği yüksek olan türler hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklıdır. (Plakhova 1974 )

Bugüne kadar ülkemizde bazı bölgelerimizde görülen kuşburnu zararlısı: kırmızı örümcek, hastalığı ise küllenmedir. Herhangi bir hastalık ve zararlı ile karşılaşıldığında hepsinin teşhis ve tedavisi tespit edilmiştir. (Prof. Mehmet SEREZ Kafkas Üniv. Orman Fak.)

4- Budama :

 
Kuşburnunda budama verim ve kaliteyi artırmaktadır. (Kraer 1973 ; Jacobi 1994) İki yılda bir yapılacak ince, zayıf, şekilsiz ya da ölü dalların kesilmesi şeklindeki budama hem ocağı her açıdan sağlıklı kılacak hem de bakım ve hasat kolaylığı sağlayacaktır. 4-5 yılda bir ocak dibinden yapılacak gençleştirme budaması ise ocağı canlandıracak, sürgün ucundaki meyve salkımında sayının artmasına ve meyvelerin irileşmesine neden olacaktır.

 

 

Rosa Rugosa'da yaprakların bol olması ve meyvelerin yıllık sürgün uçlarında salkım şeklinde bulunması hasat işlerini kolaylaştırmaktadır. Rosa Rugosa türü kuşburnu,meyvelerini hep son yıllık sürgünde verdiği için bitkide bol sayıda yeni sürgünün olması istenir. Bunu da sağlayacak olan budamadır. Yine, meyveler son yıllık sürgünde olduğu için budama, budandığı yıl için de ürün kaybına sebep olmaz.  

Budama; keskin bıçak, budama makası gibi aletlerle, kesilmiş yüzey dümdüz olacak ve dal kabuğu tahriş olmayacak şekilde yapılmalıdır.


Kuşburnunun Çoğaltılması

Tohumla Çoğaltılması

Kuşburnu meyvelerinin çok sayıda (20-40 adet/meyve ) tohum bulunması tohumla çoğaltmada meyve ve bitki özellikleri bakımından türlere göre farklı derecede varyasyon ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. (Nybom ve Carlson 1992 ) Kuşburnu tohumları yüksek oranda absisik asit içerdiklerinden (ABA) kolay çimlenmezler. (Gönüllü ve Çakırlar 1990) Dinlenme halindeki Kuşburnu tohumlarını çimlenme olgunluğuna getirmek için katlama, asit ile aşındırma ve hormon ile vitamin uygulamaları yapılmaktadır. (Serebryakova ve Kalanova 1978 ; Karakoç ve Aydın 1989 )

Katlama uygulamasında tohumlar ıslak nehir kumu içinde +5°C’lik bir ortamda 90-120 gün tutulmaktadır.

Asitle aşındırma işleminde ise tohumlar 5 dakika konsantre H2SO4 içinde tutulmaktadır. Ekim işleminden önce tohumların 5 dakika asit ile aşındırılmaları çimlenmeyi %24-60 oranında artırmaktadır.

Kuşburnular için direk araziye en uygun ekim zamanı: eylül sonu, en uygun ekim derinliği ise: 2,5 cm.dir. (İskenderov ve Ragimov 1973 )

Tohumların alınma zamanı da çok önemlidir. Yüksek oranda çimlenme elde edilmek için en uygun tohum alma zamanı: kuşburnuların kızarmaya başladıkları dönemdir. (Raev 1976 )

Ancak aynı tür kuşburnu elde etmek için tohumla üretim sakıncalıdır. Çıkacak çöğür ve fidanlar farklı tür olabilir.

Biz kuşburnunun tohumla çoğaltmasını değişik amaçla çalışma yapabileceklere katkısı olur hesabıyla yazdık. Rosa Rugosa türü kuşburnuyu bu yolla çoğaltıp bahçe tesis etmeyi düşünenler, çıkacak fidanların yabani tür olduğunu göreceklerdir. Onun için Rosa Rugosa'nın çoğaltma işlemi anlatacağımız diğer yöntemlerle olmalıdır.

Kök Sürgünü İle Çoğaltılması

Kuşburnu bitkisi fazla sayıda kök sürgünü verdiği için kök sürgünü ile kolayca çoğaltılabilmektedir. Kök sürgünleri bitkinin ana gövdesinden oluştuğundan sürgünler de bitkiyle aynı karakterde olacaklardır. Ancak, üretilecek fidanların fazla sayıda olması söz konusu olduğunda bu yöntem yetersiz kalacaktır.
(Nilson 1972 )

Aşı İle Çoğaltma

 

Kuşburnu bitkisi dikenli bir yapıya sahip olduğu için aşı ile çoğaltmak zahmetli ve tutması açısından riskli bir iştir. Yine de yabani türler üzerine aşılama çalışması yapılacaksa, diğer gül çeşitlerinin aşılanması gibi aşılama yapılmalıdır.

Daldırma İle Çoğaltma

Kuşburnu bitkisi kolayca eğilebilen uzun dallara sahip olduğundan daldırma usulü ile çoğaltma için uygundur. Toprak altına gömülecek kısımda dalın belirlenmiş yerden zedelenmesi kök oluşumunu kolaylaştırır.

Doku Kültürü İle Çoğaltma

Kuşburnu bitkisi değişik doku kültürü ile çoğaltmada explant başına 2-3 arasında bitki oluşmaktadır. Doku kültürü ile çoğaltma özellikle çok sayıda fidan elde etmek için kullanılmaktadır. Ancak köklenmede zayıf kaldığı görülmüştür.
(Short ve Roberts 1991 )

Çelikle Çoğaltma

Mevcut çoğaltma şekilleri içinde en uygun ve ekonomik olandır. Çelikle çoğaltmada köklenme oranı  üzerine;  çelik alma zamanı, hormon dozu ve çelik tipi büyük etki yapmaktadır. Çelikler üzerindeki göz sayısının artması da köklenme oranını artırmaktadır.

Kuşburnu çelikleri genetik özellikleri gereği genellikle zor köklenmekte, ancak hormon uygulamasıyla köklenme oranları önemli ölçüde artmaktadır. Hormon uygulamaları dışında çeşitli vitamin (özellikle Ppve B1 ) uygulamaları hormonsuz çeliklere göre köklenme oranını 7-10 kat artırmaktadır. Oksin grubu içerisinde yer  alan hormonlar arasında en iyi sonucu İBA (İndol Buturik Asit ) vermektedir. Kuşburnunda dikensiz tiplerin köklenme oranları dikenlilere göre daha yüksektir.

Kuşburnu bitkisinin köklenme oranları hakkındaki bilgiler yukarıda anlatılmıştır.

Bununla beraber bizim çalışmamızda Rosa Rugosa türü kuşburnu bitkisinin çelikle çoğaltılmasında ilk yıl köklenme  problemi yaşandı. Sonraki yıl yukarıda anlatıldığı üzere NAA (Naftalin Asetik Asit) ile vitamin uygulaması yapıldı. %90 oranında çelikler köklendi. Sonraki yıl ise bu ilk yıllarda elde edilen bitkilerden alınan çelikler hiçbir vitamin uygulamasına tabi tutulmadan tavalara yatırıldı. Son derece sağlıklı bir köklenme ile yine %80 gibi yaklaşık bir oranla çeliklerden fidan elde edildi. Kısaca ilk yıl yaşanan köklenmemenin sebebi ayrı bir araştırma konusu olarak istisna tutulursa Rosa Rugosa türü kuşburnu bitkisinin çelikle çoğaltılmasında bir problemin olmadığı, köklenme kabiliyetinin yüksek olduğu, bundan sonra da bu tür kuşburnu fidanlarının fazla sayıda çoğaltılmak isteniyorsa bu yöntemin en uygun yöntem olacağını söyleyebiliriz.
 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
body { background-color: #2e3839; margin: 5px; font-family: tahoma, verdana, arial; } td { font-family: tahoma, verdana, arial; font-size: 11px; color: black; } a { font-size: 11px; color: black; text-decoration: none; } a:visited { font-size: 11px; text-decoration: none; } a:hover { font-size: 11px; text-decoration: underline; } a.std { font-size: 11px; color:#436123; text-decoration: none; } a:visited.std { font-size: 11px; color:#436123; text-decoration: none; } a:hover.std { font-size: 11px; color:#436123; text-decoration: underline; } .small { font-family: tahoma, verdana, arial; font-size: 9px; color: #000000; } .small a { color: black; } .headline,.headline2,.headline3 { font-family: tahoma, verdana, arial; font-size: 11px; color: white; } .cont { font-family: tahoma, verdana, arial; font-size: 11px; color: #000000; } .ro { background-color:#E7E7E7; } html { font-family: tahoma, verdana, arial; font-size: 11px; } .bbc { color:#FFFFFF; background-color:#FFFFFF; border-color:#FFFFFF; border-style:solid; border-width:1px; text-decoration:none;} td.nav { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/button.gif); background-repeat: none; height: 33px; width: 185px; padding-left: 25px; } td.nav a { color: black; font-size:11px; } td.nav_heading { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/heading_left.gif); color: white; padding-left: 15px; line-height: 23px; width: 185px; height: 23px; } td.nav_head { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/head_left.gif); color: white; padding-left: 15px; line-height: 31px; width: 185px; height: 31px; } td.sidebar_heading { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/heading_right.gif); color: white; padding-left: 15px; line-height: 24px; width: 168px; height: 24px; } td.sidebar_head { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/head_right.gif); color: white; padding-left: 15px; line-height: 32px; width: 168px; height: 32px; } .shouty,.shouty2,.shouty3,.shouty4,.shouty5 { background-color: #fafbfc; background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/shouty.gif); background-repeat: no-repeat; padding: 5px; } .shoutbox { overflow: auto; height: 300px; width: 175px; } .nick { font-weight: bold; } .shoutbox hr { border: 0; border-bottom: 1px dashed #0c2737; } .shoutbox input, .shoutbox textarea { width: 155px; } .send { margin-top: 5px; color: black; font-weight: bold; width: 50px; margin-left: auto; margin-right: auto; } .RowLight, .RowDark { padding-left: 10px; height: 27px; } .RowLight { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/stats_bg1.gif); } .RowDark { background-image: url(https://img.webme.com/designs/iceblue/images/stats_bg2.gif); } img { border: 0;} .headline a, .footer_text, .footer_text a.nav { color: white; } //-->